1 Kasım 2009 Pazar

Kötü bir rüya görmüştüm.İstemediğim şekilde sonuçlanmıştı ve kendimi kötü hissedebilmek için sonrasında çabalamak zorunda kalmamıştım.
Böyle şeyler olurdu.Anlamları aramanın ve onları içinde bulundukları köhnelikten çekip çıkarmış gibi davranmanın doğasında vardı.Sanki diş fırçasından lavaboya düşmüş diş macunu henüz şeklini kaybetmeden aslında anlatmak istediği şeyi anlamıştım ancak yine de bu duruma düşen diğer insanlarla,aynı şeyi düşünmek hususunda eşitleninceye kadar kendi ihtimallerim arasına kısılıp kalmıştım.
Hayatım boyunca bir kez olsun bana ait olmayan bir düşüncenin aklımda belirişini,tüylerim ürpererek karşılamak istemiştim.Buna hakkım olduğunu düşünüyordum.Daha önce gazetelerin üçüncü sayfasındaki hiçbir cinayet haberine şaşırmamıştım ve hiçbir kadın programına canlı yayında bağlanmamıştım.Bacaklarımı pencere pervazından aşağı sarkıtarak sigara içmenin dünya düzenine yeterince dahil olmak anlamına geldiğine, kendimi yeterince inandırmıştım.Ama bununla yetinmeyi bilmiyordum.(yeni oyuncak karşısında elimdekini tutabilmeyi becerdiğim görülmemiştir)Çok daha fazlasını,erotik bir markanın şişme kadın prototipi olmayı istiyordum.
Bütün zayıf anlarımda kafamın içindeki boşluğun genişleyip beni de içine almasından artık bıkmıştım.(bir kez daha böyle bir şey başıma gelseydi eğer usanırdım da,hiç çekinmezdim).Bundan sonra düşünmekle işim olmazdı.(aslında daha önce de çok düşündüğüm için belki , işim olmamıştı,ancak bu sefer işsiz de kalmamıştım)Artık sığınabileceğim başka tutarsızlıklara ihtiyaç duyuyordum.Bir anda duygularım olabileceği aklıma gelmişti.İnsan olduğumu daha sonra hatırlamıştım.Yine de bir şey fark etmemişti.Duyguları olan bir insan olduğumu bir seferde hatırlasaydım bile yine de et yemeye devam edebilirdim.Besin piramidindeki yerimi henüz kedigillere kaptırmamıştım.O kadarcık da olsun yaşamıştık,biz daha ölmemiştim.Bu düşünce içimi ferahlatmıştı.Onlardan yani düşüncelerimden kurtulmaya yakın onlarla iyi ilişkiler kuruyor olabilmek hoşuma gitmişti.Ayrılığımızı, hayali sevgililerimi çok uzaklara(on yaşımda pantolunumu indirdikleri yere,zamana) yolladığım duygusallıkta yaşayacaktım. 
Her şeye,en çok da kendi ölümüme karşı hazırlıklıydım.(Şu diş macunu olayının ardından mantığın beni bulması çok zaman almıştı).Yalnızca bir kez olsun pek çok duyguyu aynı anda hissedecek,aşırı doz alımından ötürü ağzımdan köpükler saçacaktım.Bunu tüm içtenliğimle hissediyordum.
Ayak parmaklarımın arasından bedenime sızacak huzursuzluk henüz kasıklarıma varmadan keyif sigarasını yakacak ve bu kez her şeyi göze alarak başımı pencereden aşağı sarkıtacaktım.Gerçek korkuyla, gerçekten düşerken,saçlarımı tarayacaktım. 

Hiç yorum yok: