28 Nisan 2009 Salı

GünlükAktarım:6


Korku

-İsteğim dışında sahibi olduğum bir yalnızlıkla yaşamak ve önüne geçemediğim bir kalabalıklık içerisinde başka insanların gözleri önünde ölmek

-Farklılık olarak algıladığım ve hayatımı şekillendiren değişikliklerin aslında olan bitene yeni anlam katmadığının kısa sürede farkına varmak ve bu farkındalıkla yaşamaya devam etmek istemek

-Kafamda kurguladığım ölümden hayata bağlayacak herhangi bir zorunlulukla sıyrılacak olmak ve sonrasında sonsuz yaşadığımı hissettirecek kadar uzun oyalanmak

-Zaman kavramını,onunla ilgili her ayrıntı da dahil olmak üzere,daha en başından yanlış anlamak ve getirilen yeni yoruma rağmen eskisi gibi kabullenememek

-Teorik olarak içinde yaşandığı varsayılan diğer bütün paralel evrenlerin,birbirine gerçekten de paralel olması ve her birinde hayatı yine aynı şekliyle yaşamaya çalışıyor olmak

7 Nisan 2009 Salı

Kısa:3


Anarş

dikiz aynasındaki kör noktaya
körü körüne bağlanma tesellisine
benzemez
kendinde olup 
kendin olmamak meselesi

kalbi taşa dönüşmüş babanın
oyuncaksavar çocuklarına
sapan kullanmayı öğretmesi

göz kamaştırıcı gözlerin
rüzgarda savrulan küllerine
nesli tükenmiş
ateş böceği muamelesi

ya da
fayından çıkmış bir trenin
cam kenarına heveslenen yolcularını 
kan kurusu kanyonlara düşürmesi

mutluluksa bir an öncesi
ve anımsamak için
bir kaç zaman sonrası

kaybettin demektir oğlum,
kaybettiğimi


6 Nisan 2009 Pazartesi

Herşeyle Dalga Geçmek Üzerine:2

     Yalnız ölmek istemiyorum yavrum.İstediğim bir şey varsa o da yalnız ölmek istemiyorum.Öncelikle Maya takviminde öngörülen yakın kıyamet olmak üzere,küresel ısınmadan ve büyük felaketlerden umutluyum.Bir kaç sene daha vücuduma kazınan ağrılara ve güçsüzlüğe katlanmayı,bütün ölümlerin sonuna kadar dayanmayı planlıyorum.
     Göğe yükselirken komşularımla sohbet edersem eğer,çirkin olan torunlarımı ayrıcalıklı olarak seversem ve çocuklarımla birlikte olmaktan biraz mutluluk duyarsam bu uzun yolculuktan sıkılmazdım diye düşünüyorum.Çürüyen bedenimden kurtulduğum zaman karşı apartmanın alt katında oturan şu genç çocukla eşitleneceğimizi biliyorum.Yolda onunla karşılaşmayı ne zamandır istiyorum.Eğer izin verirse mutluluğuma açılacak huri kontenjanına kendisini de dahil etmek istediğim,bu yeni tanışıklığımızın şaşılacak şey olduğu ve sonsuza kadar devam etmesi gerektiği hakkında onunla bunca zamandır hayalini kurduğum kısa konuşmayı yapmak istiyorum.Elbette onu düşündüğümde saçlarını hep taramış olduğunu ve büyük nedenleri yüzünden gülümsediğini varsayıyorum.Beni başkalarıyla paylaşmamak istediği sürece çocukluk aşkım Mehmet Bey,kocam Nazım ve eski komşum Nihat Beyle iyi anlaşacaklarını umut ediyorum.Böylelikle herkesin beni sevmesi üzerine bir eşitlikte kendimi şu elimi kıpırdatmayan her şey dahil tatillerdeki tatlı huzursuzluk içerisinde hayal edebiliyorum.
     Hayalimdeki bahçeli eve yerleşmek istiyorum,yavrum.Paralel evrenimin materyallerini ve yapılanmasını düşünmekle bile var etmem zor.Ama her şeyin istediğim şekilde olması gerekiyorsa eğer,ev işlerini gücüm yettiğince yine kendim görmek istiyorum.Düşünmenin kirlenmeye,hiç olmazsa yok yere bulaşık çıkardığına olan inancımı doğrulayacak bir yer olduğunu düşünüyorum.Umuyorum ki orada artık daha fazla sevgiye acıkmıyorum ya da güzel kavramları aklımdan geçirmekle bile isteklerimi doyurabiliyorum.İkinci söylediğime daha çok inanmak ve herşeyi ve herkesi düşünmek ve birikmiş kirlilerimi ve bulaşıklarımı kendim yıkamak istiyorum,yavrum.Sanırım hala bana ait olan şeyler konusunda başkalarından,hatta onların başkalıklarından bile biraz olsun çekiniyorum.
     Bahçeye küçük torunlarımdan ekmek istiyorum,yavrum.Çocuklarımdan yardım istemekten bile bu kadar utanırken tohumlarını nasıl elde edeceğimi bilemiyorum.Nazım,Haluk,Nihat ve G bana kendi tohumlarım konusunda yardımcı olucaklardır.Yine de şu istediklerimin güzelliğe dönüşmesi meselesi,yani bir bakıma zamanın olmadığı yerde beklemekten bahsediyorum.Ne çok üstüme gelmişlerdi zamanları olduğunda ve beni yaşlanmak zorunda bırakmışlardı.Hatırladığım kadarıyla bu sonsuz kısıtlılıkla başa çıkamıyordum.O halde yeni edindiğim zamansızlığı en fazla alıştığım mutsuzluk kadar sevmeliyim,bunu biliyorum.

     Yanlış anlama,ölümü beklediğimden olsa gerek bütün bekleyişlerimi biraz ölüme benzetiyorum yavrum.Hem şu da var.Yaşamadığım bunca şeyi anlatmakla seni bu kadar üzmeyi nasıl becerebiliyorum?

3 Nisan 2009 Cuma

GünlükAktarım:5

İnsanın hiçliğinden yakındığı dönemi aratacak şekilde her şeye yakın olmaktan yakındığı başka bir dönem daha düşünürüm.Doğa yasaları uygulayıcısı olarak "eylemsizlik" prensibi üzerine ihtisas yapma içgüdüsü,ve bu içgüdünün diğer içgüdülerin aksine hayatta kalma şansını azaltıyor olması

GünlükAktarım:4

O da,çocukluk yıllarında diğer çocuklar gibi evcilik, doktorculuk,akılcılık ve bilinemezcilik oynamıştı.Büyüdüğü geceler,böyle bir çocukluğun bütünlüğü ve sürekliliğinden sakınıyordu:Tanrıyı ecza dolabına saklayan doktor rolundeki koca,sabah kahvaltılarında plastik fincanından aldığı hayali yudumları arasında,karısının yer değiştiren ağrılarını her seferinde ısrarla göğüslerinden başlayarak gidermektedir.